top of page

Pazarın Kadınları /// GÜNLÜK: Gönül Okumuş

  • Yazarın fotoğrafı: Emrah Bostan
    Emrah Bostan
  • 4 Nis 2020
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Nis 2020

Geçim sıkıntıları, dertler, aile için anlaşmazlıklarla mücadelede dökülen terin, ayakta durma mücadelesinin, bir annenin hikayesi...



Beykoz’da bir halk pazarı… Sebze, meyveciler, ayakkabıcılar, don-sutyenciler, pijamacılar hep bir ağızdan konuşuyor, tezgahlarına serdikleri mallarını hem ucuzu hem kaliteliyi arayan müşterilerine satmaya uğraşıyor. Bağırış çağırışın içinde parlayan pazarın kadınları tek başlarına dimdik ayaktalar. Bize özgür olmanın, bağımsız olmanın, özverinin, emekçiliğin mücadelenin ne demek olduğunu hatırlatıyorlar. 1972 doğumlu Gönül Okumuş (Kapıkaya) 5 yaşında üre hastalığı olmasına rağmen doğum yaparken annesini kaybetti. 2 kardeş ve baba ile birlikte yaşamaya başladılar fakat yetim kalan çocuklarına bakabilmek için babası yeniden evlenmek zorunda kaldı. Üvey annesinden de 2 kardeşi daha olan Gönül annesiyle çok iyi anlaşıyordu. Annesinin evlatları arasında hiçbir ayrım yapmadığını hatta kendisine o dönemlerde çok iyi davrandığını, yemeyip yedirdiğini, giymeyip giydirdiğini sözlerine ekledi. Fakat üvey kardeşleri kendilerinin üvey olduklarını evlenene kadar bilmiyorlardı. Bu durum ailenin içinde bir sır olarak saklanmıştı. 20 yaşına geldikten sonra birini seven Gönül evlenmek istedi ve bu durumu babasına anlattı. Bu evliliğe karşı çıkan babası ile araları açıldı fakat yine de bu evlilikten vazgeçmedi.


Eşimin işsiz olması sebebiyle çok yokluk ve sıkıntılar çektik. İlk oğlum Sinan beş yaşına basınca ilk defa çalışmaya başladım ve bir konfeksiyon atölyesine girdim.

Bu dönemlerde babasından ve eşinden hiçbir destek görmedi. Tek başına kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kaldı. Hamile olduğu dönemlerde her ne kadar bir anneye sahip olsa da gerçek bir annenin yokluğunu her zaman hissetti. Eşinden göremediği desteğinin yanı sıra alkol alması sebebi ile aile içi şiddete de maruz kaldı. Çalıştığı dönem boyunca yaklaşık olarak 13 yıl kocasının ailesi ile birlikte yaşadı fakat bu süre zarfı içinde hiç yüzü gülmedi. Dahası onların yüzünden de kocasından şiddet gördü. Bu durumların farkında olan babası aile içi şiddet görmesine rağmen öz kızına sahip çıkmadı ve Gönül bu hayatta tek başına çocukları ile birlikte büyük bir hayat mücadelesi vermek zorunda kaldı. Daha sonra birkaç farklı yerde çalışmaya başlayan Gönül, 13 sene sonunda ailesiyle birlikte çatısı bile olmayan, tek göz bir eve daha doğrusu bir odaya taşındı. Artık bir ev sahibi olmuştu ve hayatını yoluna koymak için kararlıydı. Oğluyla birlikte yaklaşık 1 sene bu evde kaldı ve bir oda daha ekleyerek evini yeniledi. Eşinin işe girmesiyle birlikte hayatını az da olsa düzene sokmaya başladı ve ikinci çocuğunu (Çağdaş) dünyaya getirdi. Çağdaş küçük olduğu ve eşinin de yeni yeni çalışmaya başlaması sebebiyle kendi işini bırakmak zorunda kaldı. Aslında aile onun için her şey demekti.



2010 yıllında komşusunun da yardımıyla pazarcılık mesleğine başlayan Gönül, bahçesinde ektiği lahana ve biberleri komşusuyla birlikte toplayarak satmaya başladılar. Pazarcılık yapmanın zor bir meslek olduğunu öğrendi. Başlarda tezgah açmasına izin verilmeyen Gönül, babasının bir arkadaşının da yardımıyla bu olumsuz durumu çözdü ve tezgahına birçok mal daha ekledi. 2-3 sene boyunca pazarcılık yaptı ve komşularının bahçelerinde topladığı birçok sebze ve meyveyi pazarda sattı. Eşinin fazla alkol içmesi ve iki çocuk sahibi olması nedeniyle daha fazla gelir elde etmesi gerekiyordu. İşini biraz daha büyütmeye karar verdi. Pazarcı olan bir başka arkadaşı satamadığı ürünleri kendisine sermaye yapması amacıyla Gönül’e verdi. Dönemin parasıyla 125 TL para vererek kendisine bir çanta dolusu giysi aldı. Pazarda yeni arkadaşlar edindi ve onların da yardımıyla bu zor mesleğin üstesinden geldi. Zamanla arkadaşlarının mal aldığı yerleri ve nasıl satış yapılacağını öğrendi. Bu süreçleri yaşadığı dönem içerisinde eşinden şiddet görmeye devam etti. Tek temennisi büyük oğlu genç yaşlara geldiğinde babasıyla kavga etmemesiydi. Küçük oğlu Çağdaş 12, büyük oğlu Sinan 20’li yaşlarına geldiğinde Gönül’ün korktuğu şey başına geldi. Sinan madde kullanmaya başladı. Büyük sıkıntılar çeken Gönül madde kullanan oğlunu hastaneye yatırmak durumunda kaldı. Bu durum kendisini maddi ve manevi açıdan oldukça zor bir duruma düşürdü. Yaklaşık olarak 3 sene boyunca oğlunu hastaneye götürdü, ona destek oldu. Aynı zamanda pazarcılık mesleğini de devam ettirmek zorundaydı. Çünkü Sinan, özel bir hastanede tedavi görüyordu ve bu durum da Gönül için extra bir maddi gider demekti. Tedavi amacıyla kullanmış olduğu çip çok pahalıydı ve senede 4 defa değiştirilmesi gerekiyordu. Bu çip sayesinde maddeye karşı olan bağımlılık durumunu ortadan kaldırıyordu. Bu açıdan kesinlikle alınması gerekiyordu. Mücadelesine devam eden Gönül, pazarcılık mesleğine devam etti ve oğlu da annesinin de desteğini alarak bir işe başladı ve şuan tedavisine halen devam ediyor, aynı zamanda çalışıyor. Nişanlı olan oğlunun evlenip, yeni bir eve taşınıp, kendisini de yanına alma hayalinin olduğunu belirterek oğlu ile gurur duymanın hüznünü yaşıyor.


 
 
 

Comments


  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

Pazarın Kadınları

© 2020 by Emrah Bostan

created with Wix.com

İletişim

Bana Sor

Teşekkürler!

bottom of page